Denizli ve İlçeleri Kültürel Web Tanıtım Sitesi
  Denizli Tarihçesi
 
Denizli'nin Tarihçesi
         Denizli yöresinde tarih öncesi kültürlere de rastlanmaktadır. Özellikle kalkolitik çağdan bu yana Çivril yakınlarında bulunan ve kazısı yapılan Beycesultan Höyüğü ve çevresi en iyi örneği vermektedir. Hitit öncesi kültürler ile birlikte Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Perslerin yöreye egemen olduklarını anlamak da mümkündür. Büyük İskender dönemiyle başlayan Helenizm devrinde Denizli çevresinde birçok metropol kentlerin kurulduğunu görmekteyiz.

         Denizli il merkezinin bulunduğu yerlerde Diospolis, onun ardından Rhoas adlı kentlerin varlığından söz edilmektedir. Ancak yine de ilk belirgin yerleşim Kral 2. Antiochus'un (M.Ö.261-253) karısı Laodicia adına kurduğu yine aynı isimle anılan Laodicia kentindedir. Laodicia, Denizli'nin 6 km. kuzeyinde Eskihisar Köyü dolaylarındadır.

         Anadolu'nun Helenistik dönemi devletlerinden Bergama Krallığı tarafından M.Ö.190 yıllarında Hierapolis kenti kurulmuştur. Bugünkü eşsiz Pamukkale Hierapolis kentinin üzerinde bulunmaktadır. Laodikya ve Hierapolis kentlerinin bu denli birbirine yakınlıklarını, her iki krallığında ticaret yoluna egemen olma arzularına bağlamak mümkündür. Kutsallığı kuruluşundan önceye dayanan Laodikya kilisesi bugün Hıristiyanlarca önemli ziyaret yeridir.

         Denizli'de Türkler ilk kez 1070 yılında görülmüşlerdir. Selçuklu sultanı Alparslan emrindeki Afşin Bey ve yanındaki kumandanlar buralara kadar akınlar düzenleyerek bölgenin Türkleşmesi için ilk adımı atmışlardır.

         1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu,Türklerin kontrolüne girmiş, Denizli ve çevresinde Kutalmış oğlu Süleyman ve emrindeki beyler tarafından fethedilmiştir. Bu dönemden sonra Oğuz boylarından pek çok akıncıyla, Alp Eren veya Türkmen kocası dediğimiz bilgin veya bir mesleğin üstadı, piri sayılabilecek kişiler de Denizli içinde çeşitli bölgelere yerleşerek boy adlarıyla anılan yerleşim yerlerini kurmuşlar ve bilgilerini buralarda yaymaya başlamışlardır. Bunlar arasında Ahi Sinan, Ahi Gayser, Yatağan Baba, Sarı İsmail, Hüsamettin Dede gibi Türkmen Kocalarıyla; Mahmut Gazi, Seyit Gazi, Yazır, Dodurga, Ayaz, Yüreğil, Avşar gibi isimleriyle yerleşim yeri kuran komutanların da adlarından söz etmek mümkündür.

         2.Haçlı seferiyle(1147-1149) 3.Haçlı seferi(1189-1192) sırasında haçlı orduları bölgeden geçmeye çalışmış; özellikle 2.Haçlı seferinde Haçlılar Kazıkbeline kadar gelmiş,buradaki savaşta verdikleri kayıptan sonra sefer komutanı 7.Louis esir düşmek üzereyken kaçmış, az bir kuvvetle Antalya'ya ulaşabilmiştir.

         Türkler Laodicia'ya hakim olduktan sonra zamanla yerleşim, antik kent dışına kayarak daha güneye taş künklerle içme suyunun getirildiği bugünkü Denizli'nin oturduğu alana yayılmıştır.

         Karasungur Bin Abdullah döneminde (1230) inşa edilen "Kaleiçi" beş kapılı bir iş çevresi olarak planlanmıştır. Karasungur'un vali ve komutanlığı sırasında tipik Selçuklu yapısı Akhan Kervansarayı (1253-1254 ) inşa edilmiş; ayrıca bunların yanı sıra pek çok camii, çeşme, han ve hamam yapılmıştır.

         1332'de Arap Seyyah İbn-i Batuta Denizli'yi ziyaret ettiğinde beyliğin başında Şüceattin İnanç Bey bulunuyordu. İbn-i Batuta, İnanç Bey ve oğlu Murat Aslan Bey ile görüşmüştür. İbn-i Batuta, Denizli'nin yedi camii, bağ ve bahçeleri, bol suyu olduğunu, bir çok ahi tekkesi bulunduğunu, pamuklu kumaşlar dokunduğunu, tabaklık yapılarak iyi deriler üretildiğinden söz eder.

         Yüzyılın sonlarına doğru Germiyanoğlu Süleyman Şah kızı Devlet Hatun'u Yıldırım Beyazıt'a verirken Denizli ve havalisini de çeyiz olarak Osmanlılara bırakmıştır(1390).

         Türkler Laodicia'ya egemen olduktan sonra bu ad zamanla "Ladik"e dönüşmüştür. Şehir şimdiki alana yayılmaya başlayınca muhtemelen yeni bir isme ihtiyaç duyulmuş, "Ladik" adı yanında değişerek "Tonguzlu", "Tonuzlu", "Tenpuzluğ", "Donuzlu" söyleyişlerine dönüştükten sonra "DENİZLİ" şeklinde söylenir yazılır olmuştur.

         1.Dünya Savaşı sonrasında 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusu İzmir'e çıktığı gün ilk karşı koyma hareketlerinden biri de Denizli'de gerçekleşmiştir. Daha Mart 1919'da böyle bir duruma karşı İzmir'de kurulan Redd-i İlhak Cemiyetinin toplantısında Denizli sancağını temsilen katılan Müftü Ahmet Hulusi Efendi,hemen etrafına toplanan vatansever Denizli'lilerle Padişah Vahdettin'e "Redd-i İlhak" telgrafı çekerek; "Devlet ve Hükümet bu işgale karşı koymazsa, halkın bizzat karşı koyacağını ve düşmanı memlekete sokmamak için ölünceye kadar savunacağını beyan ederim" demiştir.

         16 Mayıs 1919 Cuma günü Kayalık Camiinde cuma namazı kılındıktan sonra camideki sancak çıkarılarak tekbirlerle dolaştırılmış ve halk Bayramyerine çağrılmıştır. Burada toplanan halk Redd-i İlhak cemiyeti Başkanı Müftü Ahmet Hulusi Efendi "Ne pahasına olursa olsun Yunanlılara karşı koymak gerekir. Yunanlıların işgal eylediği memleketler halkı için savaşa girişmek farz-ı ayındır. İşgale uğramayan memleketler için de farz-ı kifayedir. Ben Fetva veriyorum. Silâh ve cephane azlığı veya yokluğu hiçbir zaman kavgaya engel olmayacaktır. Hiçbir savunma aracı olmayan bir Müslüman dahi yerden üç taş alarak düşmana atmaya mecburdur.

         19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşına Denizli halkı bütün benliğiyle katılmıştır. 12 Temmuz 1919'da Denizli Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti kaldırılarak "Heyet-Milliye" kurulmuştur. Bu arada Sivas Kongresine (4 Eylül 1919) Denizli sancağını temsilen Belevli Yusuf Bey, Ali Necip Bey, Helvacızade Mehmet Efendi, Dalamanlızade Mehmet Şükrü Bey katılmışlar, bu kongrede 4 delegeyle temsil edilen tek il Denizli olmuştur.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol